28 Temmuz 2016 Perşembe

Bazen, gece yarısı uyanıp pencereyi açıyor ve bir sigara yakıyorum. Düşünüyorum. Öyle bir filozof edasıyla değil. Müslüm açıyorum mesela ya da radyodan rastgele bir arabesk parça. Öleceğim günü düşlüyorum, o güne kadar ki yıkımlarımı. Yıkılışlarımı. Yıkışlarımı. Yokluğumu düşlüyorum, yok oluşumu. Sonra günü bekliyorum gökyüzüne çöksün diye. Geceyi sıyırıp atıyorum üstümden, bende size dönüşüveriyorum. Tıraş oluyor, duş alıyor çay içip bir iki lokma atıyorum ağzıma. İşe gidiyorum. Kravatım, beni medeniyetin sadık köpeği olduğuma ikna ediyor. Gün boyunca atılan sopaları geri getiriyorum patronuma. Bir it gibi yoruyorum kendimi. Akşam oluyor, medeniyetten söküp çıkartıyorum kendimi. Geri dönüyorum cehennemime. Monotonluk asla değişmiyor, değişmedikçe daha çok monotonlaşıyor. İçiyorum köpek gibi, ağlıyorum, yazıyorum, seviyorum  bazen de sevişiyorum! Sonrada çekiyorum yorganı suratıma kadar, uyuyorum. Bazen, gece yarısı uyanıp pencereyi açıyor ve bir sigara yakıyorum.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder