13 Nisan 2017 Perşembe

sen benim kara rüyalarıma inen sis
saçlarıma ak mısın?
toprağın üzerime yıkılıyor 
gözlerinden ağlıyorum dünyaya
dudaklarından şarkı söylüyorum
şiir okuyorum
ellerinden vuruyorum kendimi,
yüreğinden atıyorum kendimi mecnunun bile
düşemediği savaşa
bileklerinden kesiyorum kendimi 
sen benim intiharım
cinayetim
sonum olabilir misin?

esmer hikayelerimiz olacak bizim
düşe kalka ölecek
düşe mahkum 
can çekişe çekişe varacak sona
sonra…
sen benim ağıdım olacaksın feryat figan 
omuzlarından sarsacağım seni
şeytan kuyusunun yanıbaşında 
acılara sokup kafanı nefessiz bırakacağım kendimi
korkma yine ben öleceğim
sen benim maktulüm olabilir misin?

ruhumu boğduğun her nefes için bir can vereceksin
seni işledim günah defterime
seni dikerken sırtıma bir isa dövmesi gibi
çağ düştü ömrüme
sen benim ömrüm olabilir misin?

deşiklerimde düş kaldı acından geriye
satırlarımda kan lekelerinden çiçekler bıraktım sana
dualarımda doğmamış azapların affını vasiyet ettim
seni rüyanın zihnimi fethiyle bıraktım gerçeğe
şimdi ne olursun düşsün sözün sesime

sen benim tanrım olabilir misin?


Geri Döndüm.

selam
sikik ruhlarınızın egoist yanıyla seviştiğini biliyormuydunuz?
okadar bunaltıcı ki , anlatamayacak kadar da sıkıcı hepinizin canı cehenneme, neyse konumuz
bu değildiki gerçi bende kendimi kaybetmişken intahar tek kaçacak yol aslında biraz cesur olanın deneyecegi tek kaçış noktası ebetiyete kadar özgürlük ve saygı duydugum insanlar bence intahar edenlerın mezarlarının başında ceket iliklenmeli ..
kısacası  nefes alıyor diye yaşıyor olamam dimi sadece fişi çekilmemiş sesi kısık flash TV 'si acık televizyon  gibiyim


22 Ocak 2017 Pazar

Sokaklarda yaşar ve kafa yapan tüm ‘yaşam belirletilerini’ kullanırdık. Gözlerinizin dahi değmek istemeyeceği kadar yoksunduk ve bir o kadar da karanlık. Korkuyorsunuz bizden.
Sizlerin kurduğu hiç bir hayale zevk objesi olmadık, güneşli günlerde gözlük yerine hep şapka taktık. Aydınlık bize hiç yakışmıyordu ve sizin inandığınız hiç bir şeye inanmadık.
Siz parayı tanrı biz ise karanlığı inanç saydık. Siz, temiz bedenlerinizle pis hayaller kurup kirli ölümleri yaşadınız. Bizler ise kirli bedenlerimizle çocukları öptük hep, onlara inandık hep.
O haklı olsaydı severdik hepinizi. Siz cennete koştukça biz cehennemde nöbete koyulduk bile bir kaç kelimeyle, dizeyle.
Siz düş görün ve bize bırakın tüm hastalıklı kelamları.

Gölgesiz edebiyatın karanlık ve çöplük itleriyiz bizler..
Ruhum acıyor ve ben artık kendimi bulmaya korkuyorum, ölüyorum işte çaktırmayın.

9 Ocak 2017 Pazartesi

Dışarda çakan şimşek, fotoğraf makinesinin flaşını anımsatıyor."Zevk alıyorsun bundan, değil mi? Başka pozlar da vermemi ister misin Tanrı’m?"Hayli sarhoşum.Duvarın kenarına dizdiğim boş şişeler, hala hayatını alt üst ettiğim kadınların kokusuna yetişemedi.Masada duran paketten bir sigara daha eksilirken, odaya hakim duman hüzmesi bir kat daha kalınlaşıyor.Biraz daha karardı oda. Camı açıp haykırabilirim;
"Huzurlu musunuz orospu çocukları? Rahat uyuyor musunuz?!"
Ya da kendimi aşağı bırakabilirim. 
Neyse…
Bir sigara daha yakabiliyorum.
Evet, bunu başarabilirim.
Bu gece öleceğim.
Cesedim kokana kadar nerede olduğumu bilmeyecek kimse..
Koku demişken, saçını kendi kesen, makyaj yapmasını pek bilmeyen, içindeki tüm tenleri içine kusan, siyah giyen, kırmızı süren, mor kokan kadınlar ölmesin..