23 Aralık 2015 Çarşamba

Ölüm lafi uzerine derin bir sessizlik sariyor masayi. Yakinimizda gorunce daha bir urperiyoruz. Hani dagitalim diyor ama ucumuzde beceremiyoruz.

Ardindan tum gunumu kusatiyor ölüm fikri. Nazim'a gidiyor aklim. Icimden ilk geçen onun dizeleri oluyor; “ ..ama ölüm de korkutmuyor beni.yalniz pek sevimsiz buluyorum bizim cenaze seklini..” Topraga cansiz bedenin birakildigi o an beliriyor gözümde. Sonra uzerine atilan toprak, icim daraliyor. Kimi koyduysak oraya, nasil biraktik diyorum onu orada, nasil, gece coktu ne yapar simdi o orada..
Daha iyi bir veda yontemi yok mu ki acaba? Yakilmayi dusunuyorum, durmaksizin akan bir nehre birakilmayi yada.. bir veda bu ve guzeli olmuyor bir sonsuz vedanin asla.

Kendi ölümümu dusluyorum. Yapacaklarim, edeceklerim, hayallerimi de geçiyorum, ben ölümden kendi adima korkmuyorum. Ruhumun bedenden ayrilmasi ve sonrasi gizemli bir hikaye gozumde. Fark etmez yok olup gidecegim, bir cicekte can bulabilecegim veyahut yeni bir dunyaya dogacagim fikri..

Sonra sirayla dusunuyorum.

Annemden basliyorum. Mantigimi siyirip atiyorum, anneler nasil olur da ölür, hic anne dedigin ölür mu diye bagirmak geliyor icimden. Bir annenin yok olus acisi nasil gecer? Insanin sesinden halini anlayan, kosulsuz yaninda duran o destek, kocaman kucak, senin icin en icten gozyasini doken o kadin giderse ne olur nasil olur? Nasil devam eder o hayat? Cevapsizim susuyorum.

Babama geliyorum. O koca dag sirtini yasladigin, seni kendi onunde dusunen hayat sirasinda, yuregi genis, bir cinar.. o adamin noksanligi nasil kapanir hayatinda ?

Fikirler agir geliyor. Tuylerim urperiyor devam ediyorum.

Kardesim dedigin o insanlar mesela. Gun gelip ölüyor. Tum anilarimizi, birlikte attiginiz kahkahalar, doktugunuz gozyaslari.. siginacak liman bir enkaz olmus. Dusunmeden kosacaginiz bir ev yikilmis sanki depremde. Icim acimaya devam ediyor.

Tum bu düşüncelere evlat acisini ekliyorum. Bir sessizlik kapliyor icimi. Bilmiyorum. Anlatiyorlar, anlayamiyorum. Yerine konacak bir sey yok, teskin edip sarilacak bir sey yok ardindan diyor ana babalar. Susuyorum.

Ölüm dedigin dogum kadar olagan bir gercekken fikri bile darmaduman ediyor icimizi. Tek bir hafifletici cumlem yok. Unutmak biliyorum ki imkansiz. Ama alismak.. Alismaksa bir gercek, igrenc bir sekilde hayatin devam ettigi, zamanin dursun isteyip inatla durmamasi bir gercek.

Ilk zamanlar hayat duruyormus. Aklindan gecmedigi vakit olmuyormus. Bir sure sonra aciyi hissediyormussun ama bazi bazi. O da gecip dondukten sonra alismaya basliyormus insan. Bir ozlem kusatiyormus icini. Ara sira gelen bir sizi. Kim giderse gitsin yasiyor, yine guluyormussun. Bir kucuk ani gelip zorlayana dek kalbini. Kirk yil dahi gecse uzerinden gözlerde goruyorum bunu. Bir kara bulut gelip oturuyor tam oraya. Bir ozlem ki bogazda dugum. Canin yine yaniyor, ama dayanilmaz degil.

Unutmak mumkun degil de belki alismak iste. Insan tüm bencilligine kurban gidip görmeyeyim diyor hicbir sevdigimin ebedi gidisini. Ben herkesden once terk i diyar edeyim. O da olmuyor iste. Zamani yok ki bu isin. Dogru zamani, beklenen yeri yok. Calacak kapiyi kim bilir ne zaman, ansizin. Ne gidenleri dusunmeye vakit olacak o an ne de arkada kalanlari.

                                                                        venusgiller                   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder